top of page

Sicilya'da Gezilecek Yerler

  • Yazarın fotoğrafı: Irem Akbulut
    Irem Akbulut
  • 18 Haz
  • 9 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 28 Haz

Sevgili İtalya severler,

Bu seferki İtalya seyahatimiz; daha önce gitme fırsatı bulamadığım ve çok merak ettiğim Sicilya'ya oldu 😍 İşte size dev hizmet; Sicilya'da gezilecek yerler 😊


Sicilya, İtalya'nın 5 özerk bölgesinden biri ve Akdeniz'in en büyük adası. Ada hakkında tam bir fikre sahip olmak için kısa zaman içinde çok yer görecek şekilde yoğun bir plan yaptık ve gerçekten de adaya dair bütünsel bir fikre sahip olduk, yorucuydu ama bir o kadar keyifliydi ve en önemlisi bir sonraki gidişimde nerelere mutlaka gitmek istediğimi biliyorum! : Taormina, Cefalù, Noto ve Siracusa. Bu özet bilgiyi hem de böyle yazının en başında veren bulamazsınız bakın; kıymetli bir bilgi, Sicilya'ya gidecekseniz bu 4'ü mutlaka listenizde olsun 😉


I.GÜN

Sicilya'ya gitmek için Palermo havalimanına uçmak en kestirme yol, biz de mecburen Türk Hava Yolları'nın sabah 6:45 uçağı ile Palermo'ya uçtuk. Başta söylediğim gibi adayı tamamen görmek istediğimiz ve dolayısıyla aynı gün içinde birden fazla durak görmemiz gerekeceği için en makul yol araba kiralamaktı, biz de öyle yaptık ve arabamızı kiralayarak havalimanından çıktık (Sicilya'daki araba kullanma şekliyle ilgili uyarılar okuduğumuz için her türlü kaza, çalıntı vs'ye karşı sigorta da satın almayı ihmal etmedik).


PALERMO:

Palermo adanın en büyük üç şehrinden ilki ve aynı zamanda baş şehri.

Palermo'ya gelip de "Milano" tişörtü giymeyen de ne bileyim 😜
Palermo'ya gelip de "Milano" tişörtü giymeyen de ne bileyim 😜

Biraz sokaklarda turladıktan sonra amatör tiyatrocular olarak "Teatro Massimo" nun önünde yerimizi aldık. Bu gezi biraz sıkıştırılmış bir seyahat olacağı için yapıları genelde dışarıdan görmeyi tercih ettik 😊


Palermo - Teatro Massimo
Palermo - Teatro Massimo

Bir sonraki durağımız; "Mercato della Vucciria" oldu. Burası çeşitli sokak lezzetlerinin ve deniz ürünlerinin satıldığı bir pazar. Sicilya'nın klasik sokak lezzetleri arancina, panella vb. (Sicilya lezzetleri için buraya tıklayın) bir çok yiyeceği tadabileceğiniz bir yer, tabii ki ortam çok pazar ortamı, hijyen takıntılarını bir kenara bırakmakta fayda var, ben başardıysam siz de yaparsınız 🤭



Palermo'da görülmesi tavsiye edilen bir diğer pazar da "Mercato Ballarò". Biz gitmedik ama fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla benzer bir konsepti var, dolayısıyla rotanıza uyan birine gitmeniz yeterli olur.


Palermo'daki "Opera dei Pupi" geleneksel kukla tiyatrosunun yapıldığı yer. 2001 yılında UNESCO'nun İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Mirası Listesi'ne eklenmiş olan kukla tiyatrosunun kökeni 19. yüzyılın başlarına dayanıyor. Zamanında, özellikle orta ve alt sınıflar arasında büyük ilgi görmüş, Sicilya'nın tarih ve kültürel kimliğinin önemli sembollerinden biri haline gelmiş.


Biraz da Palermo sokaklarında dolaştıktan sonra vakit kaybetmeden yola çıktık, zira dönüşte de Palermo'da vaktimiz olacağı için bugünkü planımızda sadece yarım gün ayırmıştık.


ALCAMO:


Palermo'dan yaklaşık 1 saatlik bir araba yolculuğu sonrası Alcamo isimli şehre vardık. Burası Trapani iline bağlı bir komün, oldukça küçük bir yer ve eğer bizim gibi öğle vaktine denk gelirseniz her yer kapalı olacak çünkü Siesta'nın dibine kadar yapıldığı bir yer 😁

Biz konaklamamızı da buraya ayarlamıştık, dolayısıyla eşyalarımızı bırakıp biraz dinlendikten sonra kendimizi Siesta'nın uyku enerjisi ile örttüğü Alcamo tarihi merkezine attık.


Alcamo meydan
Alcamo meydan

Bir de bir kalesi "Castello di Alcamo" var, yine sadece önünden görmek suretiyle oraya da uğradık, zaten merkeze 3-4 dakikalık yürüme mesafesinde.


Alcamo Kalesi - Castello di Alcamo
Alcamo Kalesi - Castello di Alcamo

SEGESTA - Parco Archeologico


Alcamo merkezden yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuk sonunda yine Trapani ilinde bulunan Segesta Tapınağı'na ulaştık.

Segesta Tapınağı - Tempio di Segesta
Segesta Tapınağı - Tempio di Segesta

Burası bir arkeolojik park alanı, içinde tapınağın yanısıra anfitiyatro vs. de var.


Segesta Anfitiyatro - Teatro Greco di Segesta
Segesta Anfitiyatro - Teatro Greco di Segesta

ERICE:


Segesta'dan sonraki durağımız ise Erice köyü oldu. Burası taş döşeli dar sokaklar ve taş evlerden oluşan tatlı bir köy. Biraz San Gimignano'ya benzettik biz, sıkıntı şu ki, biz gittiğimizde korkunç bir rüzgar vardı ve köyde in cin top atıyordu. Açıkçası sebebini çözemedik, yani sanki sezonu açmamış bir havası vardı.


Erica sokakları
Erica sokakları

Üşüdüğümüz ve biraz da acıktığımız için bir yerde oturup buranın spesiyali olan "Caffè al pistacchio - fıstıklı kahve" eşliğinde "Genovesi" tatlısı (Sicilya lezzetleri için tıklayın.) yedik.


Akabinde de gün batımını yakalamak için "Giardino del Balio" ya koşturduk 😍


Erice gün batımı - Giardino del Balio
Erice gün batımı - Giardino del Balio

Yaklaşık bir saatlik bir yolculuk sonrasında Alcamo'ya döndük ve klasik Sicilya lezzetleri ile akşam yemeğimizi taçlandırdık 😋


Alcamo sahil tarafı gece manzarası
Alcamo sahil tarafı gece manzarası

Sicilya yolcularına ÖNEMLİ NOT: Eğer tapınak, anfitiyatro vb. tarihi yerler çok da ilginizi çekmiyor, daha çok şehri hissetmek, yerel hayata karışmakla ilgileniyorsanız Alcamo ve Segesta'yı pas geçebilirsiniz, özellikle de kısıtlı bir zamanınız varsa 😉


II.GÜN


Tabii ki sabahımızı bir İtalyan kahvaltısı ile taçlandırdık, beni takip edenler bilir ben İtalyan kahvaltısı için doğmuşum 😍



Kahvaltının akabinde hemen yola koyulduk. Agrigento yolu üzerinde meşhur "Corleone" köyünden geçerken fotoğraf çekilmeyi ihmal etmedik 😉



Sicilya denince akla mafya geliyor tabii. Geçmişte ada çok fazla saldırıya uğruyormuş. Halkı bu saldırılara karşı korumak için silahlanan kişiler zamanla elde ettikleri bu gücü yine halka karşı kullanmaya başlamışlar, haraç kesip, adam öldürmüş, nice ailenin canını yakmışlar. Güncel durumda mafyanın tamamen yok olduğu söylenmiyor ama "Godfather" gibi mafyayı sempatize eden şeyler halkın büyük kısmının tepkisini çekiyor, mafyaya dair espriler hoş karşılanmıyor. Öte yandan bundan beslenen kesim için ise bir pazarlama aracı diyebiliriz.


AGRIGENTO:


Agrigento'yu yine öğle siestasında yakaladık 😅



Tarihi şehir merkezi, tatlı bir kirli sarıya bürünmüş gibi, çiçekler, seramik süslemeler, merdivenli, dar ama şirin sokaklar çok hoş.



Burası "Piazza dello Scrittore - Yazarlar Meydanı". Tarihi merkezin şirin köşelerinden biri.


"Scalinata degli Artisti - Sanatçılar Merdiveni" göründüğü üzere oldukça renkli ve keyifli bir merdiven, basamaklarında farklı dillerde "Sanat Sokağı'na hoş geldiniz" yazıyor.



Şehir merkezindeki gezimizi tamamladıktan sonra bu şehre gelme sebebimiz olan yere yola çıktık, zaten merkeze çok yakın 👇


VALLE DEI TEMPI - TAPINAKLAR VADİSİ:


Burası antik Yunan dönemine ait bir arkeolojik alan. M.Ö. 6. yüzyılda kurulan bu bölge özellikle iyi korunmuş Dorik tapınakları ile ünlü. Bu yapılar, Akdenizdeki en iyi korunmuş Yunan tapınakları arasında sayılıyormuş. İçeride çok sayıda tapınak var, sadece 3-4 sütunu ayakta olandan tutun tamamı korunarak bugüne gelmiş olana kadar ve tabii hepsinin ayrı bir hikayesi var.


Valle dei Tempi - Tapınaklar Vadisi
Valle dei Tempi - Tapınaklar Vadisi

Tapınaklar Vadisi'nde biri eski biri günümüz "telamon"u 😄 Agrigentoluların Kartacalılara karşı M.Ö. 480'deki zaferi için tanrı Zeus'a şükran amacıyla inşa edilen tapınağa insan özelliklerine sahip devasa heykeller olan Telamonlar da koymuşlar.



Tapınaklar Vadisi'nde hiçbir yeri deprem ya da savaştan zarar görmeden tam kalmış tek tapınak 👇 Önündeki heykel, babası Daedalus'a itaatsizlik eden, güneşe çok yaklaşan, balmumu kanatlarını yakan ve Akdeniz'e düşen İkarus'un düşüşünü temsil ediyor.



SCALA DEI TURCHI - TÜRK MERDİVENLERİ:


Tapınaklar Vadisi'ni bitirdikten sonra Agrigento'da tuttuğumuz otelimize gidiyoruz, eşyalarımızı bırakıp biraz soluklandıktan sonra, gün batımını izlemek üzere; ismi ve yapısı itibariyle oldukça özel bir yere gidiyoruz "Türk Merdivenleri" 😍


Türk Merdivenleri nedir, hikayesi nereden geliyor vb. ayrıntıları okumak için linke uğrayabilirsiniz.


Buraya ulaşmak için bize navigasyonun gösterdiği yol; önce araba ile tepeye çıkıp, orada açılmış bir yoldan aşağı merdivenleri inerek sahile ulaşmak ve oradan da yapıya kadar sahil boyunca yürümekti.


Scala dei Turchi'ye inen merdivenlerden manzara
Scala dei Turchi'ye inen merdivenlerden manzara

Yol kumsaldan geçtiği için ayakkabı seçiminize dikkat etmenizde fayda var, zira ben çıkarıp yalın ayak gitmek zorunda kaldım.


La Scala dei Turchi
La Scala dei Turchi

Günü burada batırdık 🥰



Son durağımızdan sonra Agrigento'da akşam yemeğimizi oldukça şık bir restoranda, uygun fiyatlarla ve Sicilya'nın ünlü lezzetlerinden "Pasta alla Norma" ile tamamladık (Sicilya lezzetleri için linke tıklayabilirsiniz). Restoranın ismini vermek isterdim fakat lezzetli yemeklerine ve ortamın şıklığına göre uygun fiyatlarına rağmen talihsiz bir olay yaşadık ve yaklaşımları hoşuma gitmedi, dolayısıyla es geçeceğim 😐


Pasta alla Norma
Pasta alla Norma

Sicilya yolcularına ÖNEMLİ NOT: Agrigento şirin (özellikle Siesta bitip de mağazalar vs açıldığında) bir şehir. Küçük bir şehir merkezi var. Bizim burayı rotamıza dahil etme sebebimiz "Valle dei Tempi" ve "Scala dei Turchi" nin burada bulunması. Dolayısıyla ilk gün yaptığım yorum burası için de geçerli. Eğer tapınak vb şeyler ilginizi çekmiyorsa, Agrigento evet güzel, ama vaktinizi daha da güzel yerleri gezmeye ayırabilirsiniz😉


III.GÜN


Agrigento'daki İtalyan kahvaltımızı "Pasticceria Rizzo" da yaptık ve aşırı tavsiye 😋 (#tavsiye)


Sonra düştük yollara ...


CALTAGIRONE:


Burası tam bir seramik cenneti. Tüm mimaride seramik süslemeler ön plana çıkıyor; köprüler, merdiven basamakları vb.



Şehrin neredeyse her sokağında vitrinleri birbirinden renkli seramiklerin, tabii ki özellikle Sicilya'nın alamet-i farikası olan Testa di Moro'ların, süslediği dükkanlar var.



Testa di Moro; "Mağripli’nin Başı” anlamına geliyor. Efsaneye göre, bir Sicilyalı kadın, âşık olduğu Arap tüccarın başka bir ailesi olduğunu öğrenince onu öldürüp kafasını saksı yapar. O günden beri bu figür, aşk, tutku, kıskançlık ve intikamın sembolü. Her evin balkonuna bir Testa di Moro konulursa, güç ve koruma getireceğine inanılıyor.


"Scalinata di Santa Maria del Monte" 1606 yılında Caltagirone'nin antik kısmını, üst tarafta inşa edilen yeni kısma bağlamak için yapılmış. 130 metreden uzun olan bu merdiven saksı çiçeklerle süslü ve yeterince tepeden bakıldığında okunabilir bir yazıyı oluşturuyorlar.


Scalinata di Santa Maria del Monte, Caltagirone
Scalinata di Santa Maria del Monte, Caltagirone

Sicilya yolcularına ÖNEMLİ NOT: Caltagirone bana sorarsanız keyifli, görülesi bir yer, Siesta konusu burada da geçerli, programınızı ona göre oluşturmanızda fayda olur ama bir haftalık bir Sicilya tatilinde uğranması gereken yerlerden diyebilirim.


Sicilya'nın olayı "şam fıstığı". Her şeyin üzerine ufalanmış halde ekledikleri gibi, geleneksel pestoyu da şam fıstığı ile yapıyorlar ve makarnadan, sandviçe, başlangıçların üzerine vs. koyuyorlar. Bu mesela "aperitivo" yaptığımız kafede yediğimiz "fırında patates". Üzerinde burrata, fıstıklı pesto ve fıstık parçaları var, off diyorum 🤤



RAGUSA:


Öğleden sonra yola çıkıp bir sonraki durağımız "Ragusa"ya varıyoruz. Ragusa’nın iki yüzü var; biri Barok mimarinin ön plana çıktığı, taş sokakların olduğu eski şehir "Ragusa Ibla", diğeri ise tamamen farklı bir ruha sahip olan modern şehir. Eski şehir UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.


Biz eski şehri gezdik ve orada konakladık. Tam anlamıyla sokaklarında kaybolmalık bir yer burası, masal şehri gibi 🥰



Şehrin tepesine çıktıkça harika bir manzara ile karşılaşıyorsunuz 😍



Ve şehrin gece hali muhteşem...💙



Sicilya yolcularına ÖNEMLİ NOT: Eğer barok mimari seviyorsanız, kendinizi şehrin sokaklarına bırakarak kaybolmak tatil anlayışınızı yansıtıyorsa Ragusa ve / veya bir sonraki gün bahsedeceğim Modica tatil planlarınıza dahil olmalı 😉


IV.GÜN


Sabah kahvaltımızı odamızın terasında yaptıktan sonra bu manzara eşliğinde Ragusa'yı geride bırakarak Modica'ya yola çıktık.



MODICA: 


Modica, Ragusa'ya bağlı ve aynı barok mimari buraya da hakim.



Modica'nın çikolatası dünyaca ünlü. Her çeşit meyveli, sakızlı, içkili, likörlü, naneli, tütünlü, baharatlı, biberli vb. aklınıza gelemeyecek her çeşit aromalı çikolata var burada 😍 Böyle mini paketler içinde tadımlık alabiliyorsunuz, paketi 3-4 Euro arası değişiyor.


Modica çikolatası

Burası Modica'da kesinlikle uğranması gereken bir adres. A'nciminata isimli geleneksel Sicilya ekmeğine çeşit çeşit sandviç yapıyor. Hem çok doyurucu hem de tadı efsane 🤤 Üstelik sahibi çok kibar ve sempatik bir adam.



NOTO: 


Sicilya'nın incilerinden Noto'ya yine Siesta vaktinde varmış olmamıza rağmen Siesta etkisinin görülmediği her daim cıvıl cıvıl yerlerden diyebilirim. Burayı çok sevdik 😍



Noto, süslemeleri, yol boyu açılan tezgahları ve cıvıl cıvıl sokaklarıyla size yazlık bir mekanda olduğunuzu hissettiren bir yer 🥰



Burası Noto'nun çiçeklendirilmiş (infiorata) yolu. 46.sı yapılan "Infiorata di Via Nicolaci"nin teması "Sanat barışı sağlar" imiş 🤩 Fakat biz tam bu otobüs çiçekleri toplarken yetiştik, hatta dönüşte baktığımızda sokak artık boştu.



SIRACUSA - ORTIGIA ADASI:


Günün son durağı "Siracusa" idi. Bir yerde "İtalyanların Bodrum'u gibi" diye okumuştum. İki kısma ayrılıyor, biri ada (Ortigia), diğeri ise antik kısım. Aslında oldukça büyük ama biz, hem günün son durağı olduğu hem de fena yağmura yakalandığımız için tam hakkıyla gezemedik.



Güneşli hali oldukça keyifli bir tatil vaat eden bir yer bence burası. Hem denizin keyfini çıkarabileceğiniz hem de sokaklarında kaybolabileceğiniz bir tatil beldesi.



Burası meşhur Aretusa Çeşmesi, neden çeşme dediklerini pek anlamasak da hikayesi enteresan. Çeşme; bir tatlı su kaynağı ve tuzlu su gölünün birleştiği yerde bulunuyor ve antik Yunan mitolojisinde önemli bir yere sahip. Hikayeye göre, tanrıça Artemis, güzel Aretusa’yı kendine aşık olan nehir tanrısı Alpheus’tan kurtarmak için onu bir kaynak haline getirmiş.


aretusa çeşmesi

V.GÜN


Sabah kahvaltımızı Siracusa'da yapıp yine yollara döküldük.



Carabinieri a cavallo; yani atlı Carabinieri, İtalyan polis teşkilatının özel bir birimi ve turistik bölgelerde güvenlik, isyan kontrolü vb. görevleri üstleniyorlar. Biraz da "gelin bizi çekin" gibi bir halleri var 😁



KATANYA:


Ve Katanya'dayız... Palermo'dan sonra adanın ikinci büyük şehri.



Aslında bazı sokaklar son derece harap evlerden oluşsa da o nostalji şehre romantik bir hava katıyor.



Şehrin göbeğinde bir anfitiyatro ...



Katanya'ya gelip Etna yanardağına çıkmadan olmazdı. Biz de getyourguide'tan bir Etna turu rezervasyonu yapmıştık. 15:30'da bu tiyatronun önünde grup ile buluşup yola koyulduk.



Bu fotoğraftan sanki bize özel bir tur gibi görünse de aslında 8-10 kişilik bir gruptuk ve ilk durağımız Etna eteklerindeki bir yerde şarap tadımı yapılan bir yerdi. Şarap, zeytinyağı ve bal kreması tattırarak satmak üzerine kurulu bir etkinlik 😁


Etna en son bizim turdan bir gün önce patlamış, peki biz yürek mi yedik derseniz; rehberin anlattığına göre patlamalar hiçbir zaman şehri tehdit edecek düzeyde olmuyormuş ve öyle bir potansiyeli de yokmuş. Lav hızı önünden kaçılabilecek derece yavaşmış ve şehre kadar ulaşmıyormuş. Rehber "Etna ile aramızda bir aşk ilişkisi var, bizim asıl korktuğumuz deprem" diye belirtti. Zamanında Katanya'da meydana gelen deprem sonrası şehir tam anlamıyla yerle bir olmuş, bu sebeple en büyük endişeleri her zaman depremmiş.


Akabinde patlamanın oluşturduğu krater ağzını görüyor olmamız gereken bir yerde durduk ve fakat sis dolayısıyla manzaramız şu şekildi 😬



Bir sonraki durağımız ise bir "Lav mağarası - Lav Tüpü" idi. Pratik olarak yerin altında olan bu mağaraya girmeden şu şekil kuşandırıldık 😁



Lap tüpü; lav akışının sertleşmiş yüzeyinin altında hareket eden volkanik bir havalandırma deliğinden lavın akmasıyla oluşan doğal bir kanalmış. İçerisi de şu şekil:



Ve en son kraterlerin içine yaptığımız ziyaretle turu tamamladık, yalnız havanın henüz yeterince ısınmamış olması "sis" sıkıntısına ve soğuktan donmamıza neden oldu, o anlamda yüzde yüz verim alabildiğimiz bir tur olmadı diyebilirim.


Etna Dağı - krater içi
Etna Dağı - krater içi

Şehre döndükten sonra güzel bir restoranda karnımızı doyurup (Sicilya lezzetleri için buraya tıklayın), o gece konaklayacağımız yer olan Taormina'ya yola çıktık.


VI.GÜN


TAORMINA:


Meğer incileri son güne saklamışız, Taormina aşırı güzel 😍 Bardaklar boş, sırf manzarası güzel balkonumuzdan foti çekinelim diye 😁


Asıl kahvaltımızı "Bam Bar" da yaptık. Burası Taormina'nın alamet-i farika yerlerinden, genelde kapıda kuyruk oluyor, o yüzden erken gitmekte fayda var. Ve buranın spesiyali "Granita & brioche". Granita; şeker ve su bazlı dondurulmuş bir içecek / yiyecek. Çilek, badem vb. aromalarla tatlandırılıyor. Burada iki farklı aromayı birarada alabiliyorsunuz, isteğe bağlı üzerine panna da koyuyorlar. Yanına da poğaça görünümlü kek dokusunda brioche. Hatta bu brioche'yi granitaya batırarak yemek makbulmuş 😊


Taormina - Bam Bar
Taormina - Bam Bar

Taormina'nın her sokağı ayrı güzel...🤩



Mesela şu balkonlar şaka mı... rengarenk cıvıl cıvıl 🥰



Burası bir sokak ama daracık 😄



Ve "Teatro Antico di Taormina" ...



CEFALÙ:


İstemeden de olsa Taormina'yı geride bırakıp Palermo'dan önceki son durağımız ve Sicilya'nın bizce diğer mutlaka görülmesi gereken incisi Cefalù'ya geçtik. Burası da çok sevdiğimiz bir yer oldu 😍



Suyun rengine bakar mısınız?! 😍



Cefalù'ya da kalbimizi bırakarak, ertesi sabah dönüş uçağımıza bineceğimiz şehir olan Palermo'ya dönüşe geçtik...



PALERMO - gece hali:


Palermo'yu bu sefer gece deneyimlemiş olduk ve büyüleyici bir atmosfer değil de ne..


Palermo Katedrali
Palermo Katedrali

Bir İtalya seyahatini daha beraber tamamladık, nicelerinde hep beraber gezebilmek dileğiyle, takipte kalın 😉

Comments


bottom of page