top of page

2 günde Venedik turu

Sevgili İtalya severler,


İki günlük Milano ve bir günlük Cenova seyahatinin ardından (seyahatin başından itibaren okumak için tıklayın) dördüncü günün sabahı Milano'daki otelimizden çıkış yaparak 8:15 Frecciarossa trenine binerek Venedik'e yola çıktık. Normal şartlarda 10:42'de Venedik'e varmamız beklenirken yolda hoş olmayan bir sürprizle karşılaştık. Önce yarım saat olarak gösterilen rötar, trenin olağandışı bir sebep dolayısıyla sıradaki istasyona ilerleyememesi ve gidilen yolun neredeyse yarısını geri dönüp, başka bir rotadan devam etmesi gerekince 2,5 saatlik bir rötara döndü ve bizim gibi kısıtlı bir zaman için gidenler için sinir bozan bir durum halini aldı. Ekrandaki rötar miktarı arttıkça benim agresyon seviyem de orantılı olarak arttı diyebiliriz 🙄


trenitalia gecikme politikası - italyada tren

Canım İtalya'mın dakik olamayan trenleri yine yaptı yapacağını 😑 Çeşitli süreleri aşan rötarlar durumunda "Trenitalia" nın sitesinde bir şikayet formu var, rötar miktarına göre bilet fiyatının belli yüzdesini iade ediyorlar, onu doldurduk ve bir hafta içinde iadenin onaylandığına dair bir mail aldık (orada direkt bürosundan da şikayette bulunabilirsiniz fakat biz bir de onun için vakit kaybetmek istemedik), ihtiyacınız olması durumunda linkte.


Geç olsun güç olmasın diyerek canım Venedik merkez istasyona iniş yaptık ve Venedik havasını soluduğumuz ilk dakika sakinleşip, dar ve yer yer merdivenli sokaklarda bavullarımızı bir indirip bir kaldırarak otelimize (Ai Sogni) yol aldık.



Oteli bulmak kolay olmadığı gibi otelin bulunduğuna inandığımız binaya girdikten sonra hangi katta olduğunu bulmak çok daha zor oldu. Pes etmek üzereyken otelden booking üzerinden gelen mesajı farkettik ve Floransa'da olduğu gibi uzaktan yönetilen bir otelde olduğumuzu anladık. Bu tip oteller anladığım kadarıyla yeni trend. Odaların bulunduğu kat olan yani otelin ana giriş kapısına yazdıkları şifre ile giriliyor. Akabinde kendi odamıza da kapı koluna yerleştirdikleri dijital mekanizmaya oda şifresini yazarak girdik. Kendimize ait olacak olan banyo odanın dışında olduğu için onun anahtarını da odaya bırakmışlar. Puzzle'ımsı bir sistemle olayı çözüp nihayet yerleştikten sonra kendimizi Venedik sokaklarına bıraktık ve Venedik turumuz başladı.


İlk durağımız yine bir lezzet durağı oldu tabii ki; "Antico Forno". Birbirinden leziz dilim pizzaları tatmadan geçmeyin. Her dilim 5 Euro, küçük değil doyurucu ama bir taneden fazla yemek isteyeceğiniz garanti 🤤


venedikte nerede yenir - antico forno

San Marco Meydanı, Venedik’in ana duraklarından biri. Pahalı kafeleriyle ünlü olan bu meydan, şehirdeki tek meydan. Fakat o kadar büyük ve hep kalabalık ki hakkıyla fotoğraflamak çok zor, bu sebeple sizin için internetten düzgün bir fotoğrafını bulup koydum 🤭


san marco meydanı - venedik

Venedik'in alametifarikalarından biri "Acqua Alta - Yüksek Su" yani gel-git dolayısıyla suların yükselmesi durumu. Venedik’te yılda birkaç defa görülen bir doğa olayı ve hayatın bir gerçeği olması dolayısıyla bir çok düzenlemenin de çıkış noktası olmuş. Detaylarını okumak isterseniz linkteki yazımda.


ponte rialto - rialto köprüsü - venedik
Ponte Rialto - Rialto Köprüsü

Venedik'in Serenissima dönemindeki ihtişamının sembolü olan Rialto Köprüsü, Büyük Kanal üzerinde yer alan dört köprüden en eskisi ve en ünlüsü. Rönesans mimarisinin hayranlık uyandıran bir örneği olan güzelliğiyle tüm dünyada tanınan köprü, yıllarca Venedik ekonomisinin merkezi olmuş.


Köprünün üzeri ise mağazalarla dolu ve cıvıl cıvıl, bu açıdan da sayılı köprüler arasında diyebiliriz.


ponte dei sospiri - venedik ahlar köprüsünün hikayesi
Ponte dei Sospiri - Ahlar Köprüsü

Yerel halk tarafından “Ahlar Köprüsü – Ponte dei Sospiri” olarak adlandırılan köprü 1600'lü yıllarda inşa edilmiş ve Venedik'teki diğer köprüler gibi açıkta değil, eski bir Engizisyon hapishanesini saraya bağlayan kapalı bir tünel olarak tasarlanmış, bu sepeble köprüden geçmenin tek yolu Doge Sarayı’na (Palazzo Ducale) girmek.


Köprünün tarihi oldukça karanlık. Başlangıçta, Venedik'te yargılanan mahkûmlar sarayın yeraltı odalarında tutuluyormuş. Ancak, mahkum sayısı arttıkça, hapishane, kanalın diğer tarafında Carcere Nuovo (Yeni Hapishane) adı verilen bir binaya genişletilmiş ve mahkumları duruşmanın akabinde direkt olarak hücrelerine taşımak için bu köprü inşa edilmiş. Köprünün yürüyüş yolu iki parçaya bölünerek bir duvarla ayrılmış. Böylece zıt yönlerde yürüyen mahkumların birbirlerini asla görememeleri sağlanmış.


Efsaneye göre köprünün adı, hücrelerine ya da idam odasına giderken üzerinden geçen ve küçük pencerelerden Venedik'in güzelliğine son bir kez bakan mahkûmların iç çekişlerinden geliyor. Ünlü romantik şair Lord Byron 'ın 1812 tarihli kitabı The Pilgrimage of Childe Harold'da köprüden bahsetmesi sonucu Venedik'in sembolik bir anıtı haline gelmiş.


venedikte gondollar neden siyah

Venedik'te gondolların neden siyah olduğunu düşünmüş müydünüz? 🤗

Bir rivayete göre kökeni yüzyıllarca süren vebaya dayanıyor. Zira veba öyle bir hale gelmiş ki her gün onlarca can alıyormuş. Bu insanların cesetleri de gondollarla taşındığından yas rengi olan siyaha boyanmaya başlamış.

Gerçeğe en yakın olan sebepse suya en dayanıklı rengin siyah olması. Bir servet değerindeki gondolları korumak için sağlam tutacak renk olan siyahı seçmişler.


Caffé Florian, San Marco Meydanı'nın pasajlarının altında yer alan tarihi bir kafe. Floriano Francesconi tarafından 29 Aralık 1720 tarihinde 'Alla Venezia Trionfante' adıyla açılan kafe, İtalya'daki en eski kafe ve Paris'teki Café Procope ile birlikte dünyadanın en eskisi.


caffe florian - italyanın en eski kafesi

1720'de Venedik hâlâ bir Cumhuriyet, kültürlü ve kozmopolit bir şehirmiş. Ancak her şeyden önce bir ticaret, ihtişam ve diğer kültürlerle buluşma şehriymiş. Açılışından itibaren Venedik yüksek sosyetesi arasında büyük bir başarı kazanmış. Yaklaşık üç asırlık sanat, kültür ve tarih Florian'ın kapılarından geçmiş. Burada iz bırakmış yabancı sanatçı ve ziyaretçilerin uzun bir listesi var: Wagner, Stendhal, Goethe, Shelley, Byron, Nietzsche vb.

Bahçesinde keman ve piyano çalan çalgıcılar var.



İçeride frak giymiş garsonlar, ışıklar, aynalar, değerli ahşaplar ve süslemeler gerçekten büyüleyici bir atmosfer yaratıyor.


caffe florianda kahve ücretleri

Öte yandan fiyatlar inanılmaz 😲 Bir cappuccino (12 Euro) ve bir americano (12 Euro) için dışarıdakinin 6 katı para ödedik ve işin acı tarafı İtalya’da içtiğimiz en kötü kahveydi 😭 Yani İtalya’da kötü kahve içmek zordur ama burada paramızla kötü kahve içtik. Bu açıdan çok üzücü ama tarihi bir atmosferi solumak bakımından hoş bir deneyimle ayrıldık oradan. Zira saat 17:00’de profesyonel fotoğraf çekimi randevumuz vardı 😉


Venedik gerçekten özel bir yer, evet biz bir şekil tripod vs fotoğraf çekiyoruz ama profesyonel çekim farklı bir şey, dedim ki niye burada böyle bir deneyimimiz ve tabii sonucunda güzel fotolarımız olmasın ve gerçekten de böyle bir hizmet varmış, linkten satın aldık. 17:00’de (özellikle gün batımına yakın saat seçtik ki ışık güzel olsun) Arianna ile buluştuk. Tatlış bir kız ama sohbetimizden anladığım senelerin tecrübesi bir fotoğrafçı değil zaten henüz üniversite öğrencisi. Çekim için seçilmiş noktalar ve çekim planlaması bir tık hayal kırıklığı oldu, çünkü bir en fazla iki nokta haricinde Venedik’te olduğunuz belli olmuyor, arka taraf ya taş ya bina 😊 Tabii ki tarihi binalar ama yani bizim içim mevzu Venedik olmasıydı. Belki biz başka nokta istesek "ok" derdi ama ben de öyle hızlıca adapte olamadım. Çekim; kalabalıktan sıyrılmak adına genelde arka planı flulaştırma mantığıyla yapıldığı için kişilerin ön planda olduğu bir çekim oldu anlayacağınız. Bir de hafif düğün fotoğrafçısı tadında yönergeler geldi; sarılın, alın alına, burun buruna vs 😅


venedik foto

Yani ben daha modern, eğlenceli, bizi farklı şekillere sokan yönergeler beklemiştim. Dediğim gibi hayal kırıklığına giden yolda - bence - bizim olayı Venedik maskesi fikrimizle şenlendirmiş olmamız ve profesyonel makinenin hakikaten yüksek kalite sonuç vermesi sayesinde “değdi” diyebileceğimiz bir noktaya vardık ve 5-6 çook güzel fotoğrafımız oldu, bu fotoları kendimiz çekemeyeceğimiz düşünülürse bence “iyi ki yaptık” 🥰


Akşam ise kültür mantarlığının dibine vurarak yine önceden linkten satın aldığımız bir etkinlik olan klasik müzik konserine katıldık.



Vivaldi Kilisesi’nde Vivaldi’nin bestelerinin çalındığı oldukça hoş bir dinleti oldu.



Akşam yemeğini "La Piazza" restoranında yedik. Bu sefer Venedik mutfağından değil de klasik İtalyan mutfağından giderek pizza ve lazanya seçtik ve ikisi de çok çok başarılıydı 🤤


venedikte nerede yenir - la piazza

İkinci gün sabah tabii ki Farini’deydik, daha önce Venedik seyahatimizde de kahvaltılarımızın değişmez adresi olmuştu, oldukça başarılı hamur işleri var 😋


venedikte kahvaltı farini

Akabinde; daha önce Venedik’e üç defa gitmiş olmama rağmen varlığından haberdar olmadığım bir yer olan “Libreria Acqua Alta” ya gittik.



BBC tarafından dünyanın en güzel ve sıradışı kitapçılarından biri olarak adlandırılan Acqua Alta Kitapçısı, ismini Venedik’in meşhur gel-gitlerinden almış. Raflar, gelgitler sırasında kitapların daha yüksek yerlere taşınabileceği şekilde konumlandırılmış.


libreria acqua alta venedikte az bilinen yerler

Kitapçının sahibi Luigi Frizzo, kitapları sergilemek ve eşsiz bir atmosfer yaratmak için sürekli olarak benzersiz yollar bulma konusundaki yaratıcılığıyla tanınıyor. Yüzlerce kitap var ama özel raflara dizilmişler. Belki bir küvet ya da bir gondol. Ama aynı zamanda kürekler, mankenler ve direkler de var... Her yerde yeni ya da antika ciltler, sararmış ansiklopediler, son baskılar, nadir kitaplar duruyor.

Aslında kitapları yükselen sudan korumak için çıkan son derece yaratıcı fikirler sayesinde böyle masalsı bir mekan olmuş.

Dışarısında, tamamen üst üste dizilmiş kitaplardan oluşan ve kanalın panoramik manzarasına açılan merdivenler bulunuyor. Burası eşsiz fotoğraflar çekmek için mükemmel bir yer 🤩


venedikte az bilinen yerler - libreria acqua alta

Ve dışında böyle bir gondol var, fotoğraf çekilebiliyorsunuz.



Biz sabah erken gitmenin avantajını yaşadık bir süre, hem bu tip köşelerinde çok fotoğraf sırası yoktu hem de kitapçının içinde dolaşmak rahattı, bir süre sonra dolmaya başladı ve içeride sadece tek yönlü olacak şekilde kontrollü bir dolaşım başladı. Akışa kapılıp dolaşmak zorundasınız yani. Gerçekten çok çok güzel bir mekan, tüm günü geçirmek işten değil 🥰


Oradan çıktıktan sonra “Burano & Murano adalar turu için kalkış noktası olan limana geldik. Normalde ben tüm daha önceki Venedik seyahatlerimde iki adaya da gittim ve tur satın almadım fakat bu seferinde akşamında trenimiz olduğu için kendimi garantiye alıp, toparlayıp getiren bir güvence olsun istedim sanırım ve linkten turu satın aldık.


İlk durağımız Murano idi. Murano; uzman zanaatkârların yüzyıllardır kum, hava ve ateşi sanat eserlerine dönüştürdüğü bir Venedik adası. Ada, üfleme cam satışı ve Cam Müzesi, San Donato Kilisesi ve üfleme camın nasıl yapıldığının görebildiği fırınlarıyla ünlü. Biz de tam olarak böyle bir cam atölyesine getirildik ve cam ustasının şovu ile başladık.



Biri vazo, biri de at olacak şekilde iki ayrı teknikle cam obje yaptı. En sonda göreceğiniz atı yaparken, o hamur gibi camı orasından burasından çekiştirerek iki dakikada ayakta durabilecek bacaklar yapması inanılmaz 😳


murano cam atölyesi fırın

Fırının içi 1500 dere imiş 😱


murano

Oldukça kısa (45 dk civarı) bir serbest zaman içinde tadı damağımızda kalacak şekilde gezerek Burano’ya yol almak üzere tekrar tekneye doluştuk. Burano Murano’ya göre daha uzak kalıyor, dolayısıyla yol için ayrılan süre serbest zamanla aynı diyebiliriz.


Burano adası, rengarenk evleri ve özenli dantel işçiliğiyle ünlü, yaklaşık 3000 kişinin yaşadığı küçük bir ada. Evlerin rengarenk olmasının sebebi eskiden erkeklerin eve içkili gelince evlerini bulmakta zorlanmasıymış, hatta kapı kulpları da farklıymış hepsinin. Ve renkleri değiştirmek izne tabii, kafanıza göre değiştiremiyorsunuz.


venedikte gezilecek yerler burano

Murano için cam üfleme neyse, Burano için de bobin danteli o. Çoğu turist buraya kapılarının önünde dikiş diken efsanevi yaşlı kadınları görmek için geliyor.


burano dantelleri

Bu asırlık geleneğin tarihi ve sırları hakkında bilgi edinmek için adanın merkez meydanında (adanın tek meydanı) güzel bir müze var.


Burano'nun kendine özgü spesiyaliteleri de var: Venedik lagününün tipik bir balığı olan ghiozzo'nun suyu ile hazırlanan “risotto di gò” ve eve götürmek için mükemmel bir seçim olan Bussolai ve Esse bisküvileri. Biz bir paket kaptık hemen 😊


buranoda ne yenir - burano bisküvisi bussolai

Venedik’in güvercinleri de meşhur, kedi gibiler gerçekten. Ben tabii onları besleyerek mekanın sahibini bir tık kızdırmış oldum ama değdi 😊



Buradaki serbest zamanımız da bitince tekne ile Venedik’e dönüş yaptık. Tren öncesi son vaktimizi Farini’de pizza ve tiramisu gömmek ve birkaç alışverişi halletmek için kullandıktan sonra son gecemizi Milano’da geçirmek üzere 19:48 trenine binerek Milano’ya yola çıktık.


Ertesi gün ise yurda dönüş ...

Bir İtalya seyahatinin daha sonuna geldik, daha nicelerine diyelim inşallah 🙏




bottom of page