Roma'daki ilk günümüz için buraya tıklayabilirsiniz.
Roma'daki ikinci günümüz için buraya tıklayabilirsiniz.
17 Temmuz Pazar günü kahvaltımızı Roscioli Caffè ’de yaptık. Fiyatların çok daha uygun olduğu ve lezzetin de daha yüksek olduğu, Roma’da öne çıkan kafelerden. Burada maritozzo’nun küçük ve büyük olmak üzere iki boyut alternatifi vardı. Ayrıca yarığın içine farklı şeyler doldurulmuş versiyonları da vardı.
Dışarda bir bahçeleri var fakat oturabilmek için sıra beklemek gerekiyor, günün sonunda oturduğunuz yer pek gölge de değil, dolayısıyla içerde barda ve İtalyan stayla yine ayakta kahvaltı yapmayı tercih ettik. Üçüncü güne de ayakta başladık anlayacağınız😅
Burada ödediğimiz hesap 9 Euro oldu.
Kahvaltı sonrası Castel Sant’Angelo’ya geçtik. Bu sefer otobüse kontrol görevlisi de bindi, ilk olarak yine maske kontrolü yapıp, biletimizi göstermemizi istedi. Roma Pass’i gösterince elindeki alet ile kontrol etti, kırmızı ışık yanınca gitti “convalide” makinesinin ön yüzüne tutup okuttu ve bizim dün akşamdan beri yapamadığımız aktive etme işlemini yaptı (2.gün yazısında bahsetmiştim). Meğer Roma Pass makinenin ön yüzündeki kısmına tutuluyormuş, biz normal biletlerin girdiği yere sokmaya çalışıyorduk, olmuyordu, açıkçası şoföre de sormaya üşenmiştim. Adam kartın üzerine dünün tarihini yazıp dürüst davrandığımız için bize güvendiğini yoksa ceza yazması gerektiğini söyledi, çünkü pratik olarak o scan işlemini yapmadığında 48 saatlik süreyi başlatmamış oluyorsun ve bu sefer de otobüse bedava binmeye çalışmış oluyorsun. Açık konuşmak gerekirse bu tip detaylar bir yabancı için çok fazla, puzzle gibi... Neyse cezadan yırtmış ve en azından kartımız aktive edilmiş bir şekilde otobüsten indik ve Castel Sant’Angelo; kart ile girdiğimiz ilk yer olduğu için bedavaya girmiş olduk.
Castel Sant’Angelo - Sant'Angelo Kalesi (diğer ismiyle Hadrian Mozolesi) Tiber nehrinin hemen yanında bulunuyor.
Adına bakılarak bir kale olarak inşa edildiği düşünebilir ama aslında imparator Hadrian (Adriano) ve onun soyundan gelenlerin mezarı olarak inşa edilmiş. Hangi amaçlarla kullanıldığına bakarsak; her şeyden önce bir mozole, daha sonra bir kale, aynı zamanda bir papalık ikametgahı ve bir hapishane. Bugün hala yaz mevsiminde Papa'ya ev sahipliği yapıyor, ancak büyük ölçüde bir müze.
Bu fotoğrafı çekmek için tripod kurduk. Kadir’in tüm rahatlığına karşın ben biri telefonu alıp kaçacak diye gerginlikten poz veremedim bir süre, sonra akışına bıraktım😅
O dönem kalede bir çok davaya bakılır, idamlar burada yapılırmış. İdam edilen mahkumun kafası günlerce köprüde asılı tutulurmuş. Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan da bir süre burada sürgünde tutulmuş.
Mozolenin Sant'Angelo ismini alması, Roma'daki veba salgınının bitişiyle oluyor. Papa Gregory mozolenin tepesindeki baş melek Mikail heykelinin salgının bitişini sağladığına inanıyor. Vebanın bittiği yer heykelin kılıcının gösterdiği yer. Böylece yapının ismi "Castel Sant'Angelo - Aziz Melek Kalesi" oluyor.
"Melekler ve Şeytanlar" kitabı/filmindeki "Passetto di Borgo" isimli gizli tünel Papa Nicholas tarafından 11. yy'da yaptırılmış ve kaleyi Vatikan'ın içindeki Aziz Petrus Bazilikası'na bağlıyor.
“Getir”i İtalya’da görmek gerçekten hoş. En son 2017’de Bolonya’dayken her restoranın kendi broşürünü alıp öyle eve yemek söylüyorduk, “yemeksepeti” gibi bir uygulama yoktu. Aynı şekilde hediye göndermek istediğimde maksimum 2 site bulabilmiştim, onlar da “şarap ve çiçek” gibi kısıtlı alternatifler sunuyordu. Eminim pandemi ile online hizmetler gelişmiştir ama yine de “getir” in yeni bir soluk getirdiğini tahmin ediyorum 😊
Üçüncü gün için öğlen atıştırmalığı olarak yine Roma’nın spesiyallerinden Trapizzino tercih ettik. 2008 yılında ünlü pizza şefi Stefano Callegari tarafından geliştirilmiş bir tarif; üçgen şekilde kesilmiş muhteşem bir ekmeğin içine; tavuğundan etine farklı malzeme ve soslarla hazırlanmış iç harçlar konuluyor 🤤
Biz bu üçünü tercih ettik. Böyle bir lezzet yok😋Ekmeğinin hamuru ayrı bir olay, iç harcının lezzeti ayrı🤤 “Roma’dan en çok hangi lezzeti özleyeceksin?” derseniz kesinlikle “trapizzino”. Mekan olarak burayı not edin: Trapizzino – Via Giovanni Branca, 88.
Roma'nın en önemli meydanlarından biri olan Piazza Venezia - Venedik Meydanı nda bulunan Altare della Patria - Anavatanın Sunağı 1870 yılında kurulan İtalyan monarşik yönetiminin ilk kralı olan Viktor Emmanuel II'nin şerefine yapılmış.
Anıt ülkede ve özellikle Roma'da tartışmalara sebep olmuş, zira oldukça büyük bir alan kaplayan yapı için Roma medeniyetinin binlerce yıllık kalıntıları yıkılmış. Anıt, arkasında kalan Roma tarihini gölgelediği, klasik Roma taşı yerine Brescia mermerinden inşa edildiği (diğerleri sarı iken bu beyaz) ve kubbe, kule gibi özellikleri olmadığı için Romalılar tarafından sevilmiyor ve "düğün pastası", "takma diş" ve "daktilo" gibi isimlerle alaya alınıyor😅
Çatısında “Mahşerin Dört Atlısı” isimli heykelin bulunduğu abidenin girişinde, ziyaretçileri I. Dünya Savaşı kurbanları anısına yakılan “Hiç Sönmeyen Ateş” karşılıyor. Giriş katında ise İtalya’nın tekrar birleşmesini simgeleyen bir müze var.
Çatıya da çıktıktan sonra üç gündür güneşin altında durmaksızın yürüyor olmanın verdiği yorgunlukla, Kolezyum’um karşısındaki kafelerden birine geçip uzuuun bir “aperitivo” molası verdik; tabi ki Aperol Spritz ve bruschetta eşliğinde (Bknz: BRUŞETTA değil BRUSKETTA!)😊 Aperol Spritz için kişi başı 7 Euro ödedik.
Türkiye’deyken Kolezyum (Coloesseo) için de randevu almıştık, açıkçası randevu saatlerine ne kadar bakıyorlar emin değilim. Roma Pass ile tek ücretsiz giriş hakkımızı Castel Sant’Angelo’da kullandığımız için Kolezyum’a indirimli girdik ve kişi başı 9,5 Euro ödedik (fotoğrafta >> Rid. R. Pass). Bu arada online randevu için de kişi başı 2 Euro ödemiştik. Bu bilet Roma Forum'u da kapsıyor fakat biz hem Kolezyum'dan geç çıktığımız hem de zaten enerjimizi son damlasına kadar tükettiğimiz için oraya giremedik.
İmparator Vespasian tarafından M.S 72 yılında yapımı başlatılan Kolezyum'un inşası 8 yıl sürmüş. 100 gün süren kutlamalarla açılan amfitiyatroda 5 yüzyıl kadar ihtişamlı bir dönem yaşanmış. Bu dönemde arenada gladyatör dövüşleri, tiyatro gösterileri, kutlamalar düzenlenmiş.
2 bin yaşındaki bu yapının 55 bin seyirci kapasitesi var.
M.S. 5. yy'da gladyatör dövüşlerinin yasaklanması ile birlikte Kolezyum’un Roma halkının sosyal hayatındaki önemi sona ermiş.
13. yy’da kale olarak kullanılmış 18.yy’a kadar önemli bir olaya tanıklık etmemiş. Fakat bu sırada yapı malzemelerinin sökülerek Rönesans Dönemi’nde başka yapıların inşasında kullanıldığı süreç başlamış ki bugün Kolezyum’da görülen deformasyonun en önemli sebebi de bu 😦
Bu fotoğrafı çekerken otelden alıp gün boyu çantamızda gezdirdiğimiz beyaz çarşafın büyük yardımı oldu, Marco’cuğum duymasın😉
Günün son durağı Kolezum’dan çıkıp 1 saat otobüs beklemek zorunda kalınca “n'olcaksa olsun” deyip kendimi kaldırıma attığım o an. Ve o otobüs gelmedi. Pazar olduğundan mıdır bilmiyorum ama otobüs çizelgesi gün boyu bizi trolledi (Roma'da yaşayan takipçilerime göre otobüslerin genel hali) ve ben en sonunda kaldırımda uzanıp yatmaktan korktuğum için B planına geçip metro ile gidilen ve listemize yedeklerden giren bir restorana çevirdik rotayı.
İyi de oldu, indiğimiz metro durağı Piramit'in olduğu durakmış, böyle saçma fotoğraflar da çekebilmiş olduk 😄
Aslında “Felice a Testaccio” isimli restorana gitmiştik fakat ciddi sıra vardı ve ancak saat 10’dan sonra yer açılacağını söyledikleri için, mecbur o civardaki başka bir restorana oturmak zorunda kaldık. Aklım diğerinde kalmadı değil tabi😐 Bu semt turistik bir semt değil, ben de gideceğimiz yerleri genelde İtalyan kaynaklardan araştırdığım için İtalyanlar arasında revaçta olan bir restoran olduğuna kanaat getirdim. Fakat bu oturduğumuz restoran da, servisin yavaş olması dışında, gayet iyiydi.
Menülerine bu linkten ulaşabilirsiniz:
Biz şunları aldık ve gayet lezzetliydiler:
1- Fiore di zucca fritto in pastella alla birra ripieno di bufala e alice di S. Antioco
2- Risotto bio carnaroli con asparagi, salmone marinato all’arancia, timo e crema di burrata
3- Spaghettoni Mancini con cicoria di campo e pecorino “buccia nera”
Roma’da üçüncü ve son akşamımızı da böylece kapatıp ertesi sabah Napoli’ye yola çıkmak üzere otelimize döndük 😊
Bu da bugünün bonusu 🥰
Comments